GAPS Diyeti

GAPS isminin de çıkış noktası burasıdır. "Bağırsak ve psikoloji-fizyoloji Sendromu" barsak astarının sızıntılı yani geçirgen hale gelmesi… Bunun günümüzdeki bilinci maalesef çok geç zamanlarda oluşmaya başladı. "ikinci beynimiz"

Dr. Michael Gershon, 1995 yılında bu kavramı ilk olarak öne sürdüğünde bilim dünyasında büyük tartışmalara yol açmıştı. Şu an bağırsağımızdaki bakteri ağırlığının yaklaşık 2 kg olduğu biliniyor ve hala tesbit edilememiş mikroorganizma çeşitleri mevcut…

Vücut mikrobiyatasını oluşturan bakteri, virüs, parazit, mantar… gibi mikroorganizmaların kapladığı alanı da şöyle anlatabiliriz. Tek bacağınızı dizinizin altından itibaren yok kabul edin geriye kalan kısım mikrobiyatayı oluşturan mikroorganizmalar… yani vücudumuzun yaklaşık 11/12 si mikroorganizma, şaşırtıcı değil mi? iyi yada kötü diye ayırmadığınızda bu oranları görüyoruz. Kötü sayıları artarsa problem başlıyor demektir.

Bağırsak duvarını oluşturan hücreler arasında oluşmuş anormal boşluklar, normalde bağırsaklardan vücut dışına atılacak toksik materyalin kana geçmesine neden oluyor. Normalde sağlıklı yapıdaki bir bağırsağın kana geçirmeyeceği bakteri, mantar, parazit, sindirilmemiş protein, yağ ve toksik atıkların hasarlı, sızıntılı barsak membranından sızdığını, kana geçtiğini görüyoruz.

Bağırsaklarda artmış hipergeçirgenlik veya “sızıntılı bağırsak”a yol açan birçok etken var, işte ağırlıklı olanları;

*Antibiyotikler, steroidler
*Pestisitler( Tarım ilaçları)
*Aşılar( Tartışmaları uzun süre daha devam edecek)
*Amalgam dolgular
*Doğum kontrol hapları
*Aşırı mikrop üremesi veya enfeksiyon
*Parazit enfeksiyonları
*Şeker ve şekerden yapılmış ürünler
*Rafine edilmiş ürünler
*Kutulu ve katkılı market ürünleri
*Aşırı mantar üremesi (Kandida)
(Pankreatik yetmezlik veya düşük mide asidine bağlı)
*Sindirim bozukluğu/kötü emilim (malabsorpsiyon)
*Radyasyon tedavisi veya kemoterapi
*Stres
*Sezeryan doğumla dünyaya gelmek
*Yaşlanma
*Kronik alkol kullanımı

Bu tabloya baktığımızda bunlardan biri yada birkaçına maruz kaldıysanız ve aşağıdaki hastalıklardan bir yada birkaçı sizde teşhis edildiyse sızdıran barsak sizde de var demektir. Bu hastalıklar;

*Hashimoto tiroidit
*İrritable barsak sendromu(IBS)
*Artrit
*Gıda alerjileri / hassasiyetleri
*Çölyak hastalığı
*Romatoid artrit
*Ankilozan spondilit (Genellikle 20-40 yaşları arasındaki erkeklerde görülen, omurlar arasında kaynama ile belirgin, sonunda skolyoz ve kifoz gibi şekil bozukluklarına uzanan kronik spondilit)
*Reiter sendromu (Reaktif Artrit)
*Egzema ,dermatit,ve sedef hastalığı
*Bipolar,anksiyete, depresyon ve şizofreni
*Alerjiler ve astım
*Otoimmün tiroidit
*Multipl skleroz(MS)
*Otoimmün karaciğer ve safra kesesi hastalığı
*Diyabet
*Kalp damar hastalıkları
*Otizm spektrum bozukluğu(dikkat dağınıklılığı, hiperaktivite, disleksi, dispraksi, otizm)

Geçirgen bağırsak sendromu hemen her zaman otoimmün hastalıkla ilintilidir. Hatta, otoimmün hastalık belirtilerinin ortadan kaldırılabilmesi, mide-bağırsak yolunu kaplayan iç çeperin iyileştirilebilmesine bağlıdır.

Bunun dışında uygulanacak her tür tedavi sadece semptomları bastırdığıyla kalır. Bağışıklık sistemi bozulup vücudun kendi dokularına karşı antikor ürettiğinde otoimmün hastalık oluşur. Bu hastalıklarda bağışıklık ciddi risk altındadır. Barsağın geçirgenliği doğru emilimin olmaması demektir. Yani beslenme ile aldığınız vitamin, mineral, fitobesleyiciler yeterince emilemeyecek, vücut ihtiyacı olanı kullanamayacak ve depolayamayacak demektir. Bağırsakta üretilen bazı vitaminler ve hormonların eksikliği de vücutta zafiyetler oluşturacaktır. Bağışıklık çöküntüleri daha fazla ilacı daha fazla ilaç daha sızıntılı barsağı tetikleyecektir. O zaman önce barsak florasını düzeltme üzerine çalışmamız gerekir. Bu da oradaki bakteri dengesini sağlamakla mümkün olacaktır. Bunun için de;

*Şeker ve şekerli ürünler
*Nişasta ve nişastalı yiyecekler
*Rafine edilmiş ürünler
*Market ürünleri(katkı içerdikleri için)
*Ayçiçek yağı, trans yağlar
*Bir müddet un ve unlu yiyecekler

Diyetten çıkarılmalı… Bu uygulama gerekli AMA YETERLİ DEĞİLDİR. Bununla birlikte kişiye özel tedaviyi destekleyen beslenme uygulamaları, vücutta nano formda emilebilen beslenme destekler, patojen sayısını azaltmak için meta terapi frekansları gibi destekleyici ve tedavini iyileşme hızını arttırıcı uygulamalarla vücut desteklenmelidir. Kişinin iyi tarımla üretilmiş ve/veya organik olan ürüne ulaşması tedavi başarısı açısından oldukça önemlidir. Tüm bunların uzman eşliğinde olması sabrınızı zorlamadan, daha çabuk ve sağlıklı olacağının garantisidir.